8 Mart 2013 Cuma

İSLAMIN PAVLUSLARI 1 - KEDİ BABASI






SELAM

      ALLAH RESULU DİN GÜNÜNDE SECDEYE  KAPANACAK ÜMMETİMDE ÜMMETİM DİYECEK VE ALLAH MÜSLÜMANIM DİYEN HERKESE ŞEFAAT EDİCEK VE KEFARETİMİZ OLACAK ALLAH RESULU SAYESİNDE , TIPKI ADEMDEN İSAYA KADAR YAŞAYAN HERKESE İSA A.S IN BEDENİ İLE ŞEFAAT VE KEFARET ETMESİ GİBİ. EEE ALLAHIN KİTAPLARINI KENARA İTERSEK PAVLUS ADEMDEN İSAYA KEDİ BABASIDA MİLATDAN AHİRETE HERKESE ŞEFAAT EDER. 

        BAKALIM ALLAH C.C NE DİYOR BU DURUM İÇİN DİN GÜNÜNDE

MUHAMMED SAV. :

26 O gün gerçek mülk/yönetim Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür. 

27 O gün, zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım!" 

28 "Ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim!" 

29 "Zikir/Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir." 

30 Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." 

31 Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter. 


İSA AS. :
3:53 -Ey Rabbimiz, senin indirdiğine iman ettik, o peygambere de uyduk. Artık bizi şahidlerle beraber yaz.
3:54 -Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.

3:55 -O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim".

MAİDE
116 Allah şunu da söyledi: "Ey Meryem oğlu İsa! Allah'ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin?" İsa dedi: "Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!"

117 "Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın."

118 "Onlara azap edersen, onlar senin kullarındır. Ama onları bağışlarsan hiç kuşkusuz, sen tüm gücün sahibi, tüm hikmetlerin sahibisin."

         YUKARIDAKİ ÖRNEKLERDE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ MAALESEF SABİT OLAN ALLAHIN DİNİ VE DİNAMİK OLAN ŞERİAT GERÇEĞİ BİZLERE HER DÖNEMDE FARKLI YÖNTEMLERLE UNUTTURULDU ŞEYTAN KİMİ ZAMAN PAVLUS OLARAK DEVREDEYDİ VE ALLAH'IN KİTABINI TAHRİF ETTİ KİMİ ZAMANDA KEDİ BABASI (EBU HUREYRE) OLARAK DEVREDEYDİ VE BİZE ALLAH'IN KİTABINI KENARA İTTİRDİ MAKALEMİ EBU HUREYRENİN BİRKAÇ HADİSİ İLE BİTİRECEĞİM VE SİZLERİ AKLINIZ VE VİCDANLARINIZ İLE BAŞBAŞA BIRAKIP NEDEN KURAN BİZE YETMEDİ SORUSUNU KENDİNİZE SORMANIZI RİCA EDECEĞİM 

Ebu Hureyre rivayet eder ki: “Allah’ın Resulu Muaviye’ye bir ok verdi ve şöyle dedi: ‘Bu oku al ve cennette beni onunla karşıla’”
İbni Kesir, El Bidaye Ve’n Nihaye
Ebu Hureyre’den yine şu hadis rivayet edilmiştir: “Allah’ın Resulu şunu derken duydum: ‘Allah, vahyini üç kişiye emanet etti: Ben, Cebrail ve Muaviye’”
İbni Kesir, El Bidaye Ve’n Nihaye
Ebu Hureyre: “Size naklettiğim şu hadisleri Ömer zamanında anlatsaydım değneği ile beni döverdi”der (Ez Zehebi, Tezkiretul Huffaz).
Hz. Ömer’in Ebu Hureyre’yi atadığı valilikten hırsızlıkları nedeniyle geri çağırttığı anlatılır. Hz. Ömer, Ebu Hureyre’ye hitaben: “Seni Bahreyn’e vali yaptığımda ayağında bir çift ayakkabı yoktu. Sonra duydum ki sen 1000 dinara, 600 dinara atlar satın almışsın. Sen Bahreyn’in en ücra köşesinden,insanlar vergilerini, Allah ve Müslümanlar için değil de senin için versinler diye mi geldin?” der (Zehebi, Siyer). 
Ebu Hureyre’nin bizzat kendisinin aktardığı bir hadiste ise Hz. Ömer ona şöyle demiştir: “Ey Allah’ın ve Kitabı’nın düşmanı! Allah’ın malını çaldın değil mi? Yoksa senin on bin dinarın nereden olacak?” (İbni Sa’d, Tabakat, 4. cilt).
      

KURAN OKUMAYA BAŞLAYACAK KİŞİLER İÇİN İHSAN ELİAÇIKTAN PEYGAMBER KISSALARI İLE İLGİLİ GÜZEL BİR ÇALIŞMA


KUR'AN'A BİR DE BU GÖZLE BAKIN (imgeler-simgeler-semboller)

Bu makalede sizi Kur’an’ın engin sembolik dünyasında bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.
Çünkü Said Nursi’nin “Mecaz avama inince hakikate dönüşür” demesinden de anlaşılacağı gibi bu konuda nice çamlar devirildiğini görüyoruz.
Kur’an’da imgeler, simgeler ve semboller konusuna fransız kimileri Kitab’ı hurafeler, mucizeler ve harikalar diyarına çevirmiş durumda…
Kitab “Ekmek arslanın ağzında” diyor, bizim ‘molla’ gidip hayvanat bahçesindeki arslanın ağzında ekmek arıyor.
Kitab “Göle maya çalınmaz” diyor, bizim ‘molla’ unla, değirmenle, gölle uğraşıyor.
Kitab “Herkes gider Mersin’e , o gider tersine” diyor, bizim ‘molla’ otogarlarda mersin yolcusu arıyor.
Bu konuda vahim yanlışlara bizzat şahit olduğum için Kur’an’ın sembolik tabir ve deyimleri hakkında yazmak vacip oldu.
Kur’an’da sembolizm vardır, evet, ama bu helallerde ve haramlarda değil; daha çok metafizikî konuları kavratmada, kimi kıssalarda ve hatta kıssaların kimi tabir, kelime ve deyimlerindedir.
Bu konular tefsir usulü kitaplarının mecaz-hakikat, muhkem-müteşabih bölümlerinde uzun uzun ele alınır.
Bizim buradaki yaklaşımımız olaya daha “sosyal” pencereden bakmaktan ibaret.
Çünkü İslam’ı, “bireysel kurtuluşçu” ve “terapik din” olarak değil; toplumsal kurtuluşçu, devrimci, sosyal bir din olarak ele alıyoruz. Bunun böyle olduğunu bizzat Kur’an’ın kendisi bize öğretiyor.
Aşağıda “avamın elinde hakikate dönüşen” Kur’an’ın 25 imgesel ve simgesel tabir ve deyimini sıraladım. Kur’an’ın engin ve zengin sembolik dünyasında yapacağımız bu kısa yolculuk umarım işinize yarar…

***
Kur’an’da imgesel ve simgesel anlatım en yoğun şekilde Adem kıssasında görülür. O halde buradan başlayalım.
“Adem” biz insanları, “şeytan” içimizdeki Allah’tan uzaklaştırıcı kötülük dürtülerini,“ateş” hırs, şehvet, haset gibi dürtüleri, “iblis” Allah’a güvenemeyen yanımızı,“mülk-i la yeblâ” (yıkılmayacak servet ve iktidar)  sahip olma hırsımızı, “şecere-huld” (sonsuzluk ağacı) bunun için son sınırına kadar (bilgiyi, serveti ve iktidarı) toplamayı, biriktirmeyi ifade eder.
Çünkü Allah’a (doğaya, rızka, topluma, kamuya, cemaate) güvenmeyen yanımız (iblis), bunlardan ümidini kesmekte ve böylece bizi bunlardan uzaklaştırmaktadır. Bundan dolayı da içimizdeki güvensizliği ve tatminsizliği gidermek için son sınırına kadar her şeyi (servet, siyaset, şehvet, şöhret) kendimizde toplamak ve böylece yıkılmayacak bir mülke kavuşmak istemekteyiz. 
“Şecere” toplama, “huld” da bir şeyi son sınırına kadar götürmek demektir. Ağaç, yaprakları, dalları ve meyveleri kendinde topladığı  için Arap ona “şecere” demiş. Soy şeceresi (soy ağacı) da tüm geçmiş soyumuzu topladığı için “soy ağacı” olmuş…
Bu durumda “Ağaca yaklaşmayın” toplamaya, biriktirmeye yaklaşmayın, Allah’a güvenin, O’ndan ümidinizi kesmeyin, O’ndan uzaklaşmayın yani İblis ve Şeytan olmayın demektir. Demek ki yasak ağaç mülk/mülkiyet olmaktadır.
“Şeytanın soldan, sağdan, arkadan, önden yaklaşması” bu durumda içimizdeki servet, siyaset, şöhret ve şehvet tutkularının bizi hırsa ve hasede sürüklemesi demektir.  Biz Ademler hep buralardan kaybederiz.
“Cennette açlığın, çıplaklığın, susuzluğun ve güneşin sıcağında yanmanın olmaması”, açlığın, yoksulluğun, evsizliğin, çaresizliğin, temel yaşam araçları kıtlığının ve güvensizliğin olmaması, bütün bunların sorun olmaktan çıkarılması, barış, kardeşlik, adalet, esenlik, sevgi, merhamet ve paylaşım yurdunun kurulması demektir. Öyle ki orada sadece “selam” (esenlik, barış, kardeşlik) vardır.
Bunlar olmayınca biz Ademler “şecere-i huld” ve “mülk-i la yebla” peşine düşeriz. Böylece “yasak ağaçlara” dokunur, bunun için olmadık (servet, siyaset, şehvet, şöhret) suçları işler ve içinde bulunduğumuz doğal dünyayı (cenneti) cehenneme çeviririz…
“Adem’in topraktan yaratılması”: İnsanın yaratılışı anlatılırken kullanılır. Topraktan yaratılma, topraktan gelen gıdalardan yaratılma demektir. Bu yaratılış halen sürmektedir. Bütün gıdalar topraktan gelir. Erkekte sperm (nutfe), kadında yumurtaların oluşmasına sağlar ve bu ikisinin biri araya gelmesiyle yeni Ademler (insanlar) yaratılır.
“Cinin (şeytanın) ateşten yaratılması”: İnsanın içinde dolanan hırs, ihtiras, şehvet gibi dürtüleri ifade için kullanılır. Çünkü ateş dini sembolizmde içteki kötülük dürtülerini anlatır. Kırmızı renk bu nedenle öfkenin ve şehvetin sembolüdür. “Dumansız ateş”(Hicr; 27) denmesinden anlaşılacağı gibi bu bildiğimiz ateş değildir. Hem tabiattaki, hem de insandaki ‘enerjiyi’ ifade eder.
“Cennetten kovulma”: Kur’an insan eli değmemiş, kan dökülüp fesat çıkarılmamış, henüz mülk edinme savaşlarının çıkmadığı, sınırların çizilmediği, çitlerin çevirilmediği doğal dünyaya cennet der. İnsanoğlu (Adem) yıkılmayacak mülk (mülk-i la yebla) ve son sınırına kadar toplama (şecer-i huld) peşine düşünce yani yasak ağaçlardan yemeye başlayınca doğal dünya bozulur. Tekâsür (çoğaltma, yığma, biriktirme) yarışı insanı kaosun, çatışmanın, yıkıcı rekabetin, her şeyin alınıp satıldığı bir ateş çemberinin (cahim) içine düşürür. Böylece Adem cennetten kovulmuş olur. Kovulmamak için bu yasak ağaçlara dokunulmaması, doğal dünya ile uyum içinde olunması gerektir. (bkz. “Kıssaların anası 1-2” başlıkla makale).

***
Adem kıssasında mesele böyle olunca, Kur’an’ın diğer yerlerinde geçen sosyal içerikli tabir ve deyimlerin genellikle bununla ilgili olduğunu göreceksiniz. Arkası çorap söküğü gibi gelecektir…Devam ediyoruz…
“Bin yıldan elli yıl eksik yaşamak”: Hz. Nuh anlatılırken kullanılır. Nuh’un 950 yıl yaşadığını değil; çok uzun süre aralarında kalıp “Etrafındaki ayak takımını (erâzilkov” diyen kavmin kodamanlarına (ekabir) karşı uzun soluklu bir mücadele içine girdiğini ifade eder. Çokluktan kinaye bir deyimdir. Sürenin çok uzun olduğunu anlatmak için kullanılır. Türkçede kullanılan “Sittîn (60) sene oldu”, “Kırk yıl dağda gezdim”, “Yediği herze 40’ı geçti”… deyimleri gibidir.
“Deveyi boğazlamak”: Hud kavmi ve Salih kıssasında geçer.  Nagatallah (Allahın’ın devesi) Adem kıssası bağlamında “ağaç”, Mekke ortamı bağlamında “Beyt”, insanlığa mesaj bağlamında “kamu”yu ifade eder.  Deve boğazlanmamalıdır yani yasak ağaca dokunulmamalıdır, Beytullah’a ait olan nimetelere (en’am) açlık, susuzluk, güvenlik korkuları ile el konulmamalı, kendinde toplanmamalıdır, kamuya (herkese) ait olan bu nimetler  talan edilmemelidir. Allah zaten Kureyş’i (=insanlığı) doğal rızık ve rızık kaynakları ile açlıktan korumakta ve doyurmaktadır, biriktirmeye gerek yoktur. (bkz. “Deveye dokunmayın” başlıklı makale)
“Ateşe ‘serin ol’ demek”: Hz. İbrahim anlatılırken kullanılır. “Ey Ateş! Serin ol dedik, selam olsun İbrahim’e!” (Enbiya; 69) şeklinde geçer. Hz. İbrahim’in ateşte atılıp tam yanacakken orada bir gül bahçesi bitmesini değil; İbrahim’in hicret etmek suretiyle ateşte yakılma (idam) cezasından kurtulmasını, yaktıkları ateşin de sönüp gitmesini ifade eder. Nitekim İbrahim’in ateşten nasıl kurtulduğu satır aralarında şöyle açıklanır: İbrahim’in sözlerine kavminin cevabı sadece ‘öldürün yahut yakın” demek oldu.” Yani bunu ‘demekten’ başka bir şey yapamadılar çünkü İbrahim tıpkı yerine Ali’yi bırakıp Hz. Peygamber’in şehri terk etmesi suretiyle ölümden kurtulması gibi ateş yakıldığı sırada şehri terk etmişti: “Onu ve Lut’u alemler için kutlu kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık” (Enbiya; 71). “İbrahim dedi ki: “Ben de Rabbime hicret edeceğim” (Ankebut; 27).
“Parçalanmış kuşları ayrı ayrı tepelerden çağırmak”: Hz. İbrahim’in “Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster” sorusuna cevap verilirken geçer. Ona şöyle denir: “Kuşlardan dört (lü) al. Onları alıştır kendine. Sonra her dağa/tepeye onlardan bir parça yap/koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir.” (Bakara; 260).  Yani kuşlardan dörtlü gruplar yapması, onları kendine (yuvalarına) alıştırması, sonra her grubu/parçayı bir dağın tepesine koyması ve sonra onları yuvalarına çağırması isteniyor. Kuşların koşarak/uçarak geleceği söyleniyor. Burada kuşlar dünyada parçalanmış, ayrı ayrı tepelere (ülkelere) bölünmüş, esarete düşmüş ezilenleri (mustazaf) temsil ediyor. Onların nasıl dirileceği, birleşip toplanacağı anlatılıyor. Keza kuşlar uhrevî anlamda da ayrı ayrı mezarlarda yatan tüm ölüleri temsil ediyor. Onların nasıl dirilip toplanacağı anlatılıyor: Her şey alışık olduğu/yaşadığı/aktığı asli mecraya geri döner. “İşler dönüp dolaşıp Allah’a/halka varır.”
“Yüz yıl sonra dirilen ölü şehir”: (bkz. “Ölü şehirlerin dirilişi” başlıklı makale)
“Onbir yıldız, ay ve güneşin secde etmesi:” Hz. Yusuf kıssası anlatılırken Yusuf’un rüyası olarak geçer. Kişinin kuyuya atılıp yok edilmek, gömülmek istendiği baskıcı ve boğucu çevresini aşıp başka bir dünya vizyonu görebilmesini, önce bunun rüyasını/görümünü/vizyonunu yaratabilmesini ifade için kullanılır. Öyle ki her zaman birileri bir rüya görür, sonra dünya o rüyanın içinde yeniden kurulur. Gerçek ‘devrimci’ bu rüyayı görebilendir. (Yusu; 4).
“İneği kesmek”: Hz. Musa’nın İsrailoğulları’nı Firavun zulmünden kurtarmak için Mısır’ı terk etmesi anlatılırken kullanılır. Bildiğimiz ineği et yemek için kesmek değildir. İnek (bakara) Firavun İmparoturluğu’nun simgesi ve arması idi. Ondan kurtulmak, ona dair korkularını atmak, onunla bağlarını koparmak, kesmek kastedilir. (Bakara; 67)
“Altından buzağıyı put edinmek”: (bkz. “Tek çeşit yemek ve  Samiri’nin buzağısı” başlıklı makale)
“Sudan (nehirden) içmek”: (bkz. “Talut ve Calut kıssası ne anlatıyor” başlıklı makale).
“Aşağılık maymun olmak”: (bkz. “Aşağılık maymunlar olun” başlıklı makale).
“Suyu sırayla eşitçe taksim etmek” Hud kavmi ve Salih kıssasında geçer. aralarında eşitçe taksim etmek (kısmetun beynehum) Kabe’yi gelen nimetlere el konulmamasını, insanlar arasında eşitçe bölüştürülmesini ifade eder. Buradan Allah’ın yeryüzündeki nimetlerinin kulları arasında eşitçe bölüştürülmesi mesajı verilir. “Sudan herkes eşitçe içmelidir!”.(Kamer; 28).
“99 koyuna 1 koyun”: Hz. Davud anlatılırken kullanılır. Nüzul sırasında deveyi boğazlama kıssasının hemen arkasından anlatılır. Tema ve vurgu yine aynıdır. Mekke’de 99/1 oranında derin eşitsizlik ve uçurum vardı. 1 ikili sayıların en dibini, 99  en tavanını ifade eder. Aradaki eşitsizlik bu oranlamayla ifade ediliyor. Bugün Wallstreet işgalcilerinin kullandığı “Biz % 99, siz % 1’siniz” sloganının yılın sözü seçilmesinden de anlaşılacağı gibi Kur’an’ın 99/1 kıyaslamasıyla verdiği çağlar üstü mesaj yaşıyor. (bkz. “99 koyuna 1 koyun kıssası ne anlatıyor” başlıklı makale).
“Cinleri, şeytanları, dalgıçları, kuşları emrine vermek”: Hz. Süleyman anlatılırken kullanılır. Cinler Babil’den gelen yabancı yapı ustaları, şeytanlar kötü fikirli kimseler, dalgıçlar ve rüzgarlı gemiler Fenikeli denizciler, kuşlar Hitit askerlerini ifade etmekteydi. Süleyman’ın ordusunda bütün bunlar yer almaktaydı. Süleyman’ın amacı bölgeyi bir esenlik ve barış yurduna (Darusselam) çevirmekti. Açlığın, susuzluğun, çaresizliğin, evsizliğin, güvensizliğin kalmadığı adalete dayalı bir dünya düzeni kurma yolunda hayli ilerlemişti. Tasvirler onu anlatmaktadır. Bugün hala onun yaşadığı şehir aynı isimle anılır (Jeruselam/Kudüs).
“Karıncalarla konuşmak”: Karınca (Nemle) adlı yerleşim biriminden geçerken onlarla konuşmak demektir. Nemle (Karınca) kasabası veya şehrinin adıydı. Ve bu Belkıs’in ülkesinde bulunuyordu. Belkıs Sebe kraliçesi idi. Dolayısıyla karıncalarla konuşmak Sebeliler ile konuşmak demektir. Nitekim Sebe ülkesinin arması karınca idi. (Bugünkü örneğin arı, bozkurt, sarı kanarya, kara kartal, şahin, doğan, arslan, kaplan, panter gibi!)
“Hüdhüd ile konuşmak”: Hz. Süleyman kıssasında geçer. Süleyman Kuşlardan Hudhüd’ü arar, ‘o nerede onu göremiyorum’ der. Derken Hüdhüd Sebe ülkesine gider ve oradan haberlerle getirir. Burada Kuşlar Hititler, Hüdhüd de Hitit’den gelip Süleyman’ın ordusuna katılan subayın lakabıdır. (Neml; 20,22,27).
“Cinlerden bir İfrit”: Hz. Süleyman kıssasında geçer. Cinler, Babil’den gelen yapı ustaları, cinlerden bir ifrid de onlardan birisinin lakabıdır. İfrid olarak bilinen Babil’den gelen maharetli yapı ustalarından birisi demektir. (Neml; 39).
“Cinlerden bir heyet”: Nusaybin’den gelen ve cinlere, perilere inanan bir gurubun insanın Hz. Peygamber ile konuşup Kur’an dinlemesi ve bu batıl inançlarından nasıl vazgeçtikleri anlatılırken geçer. Daha önce Mekke’de görülmeyen, yabancı (ecnebi) bir heyet anlamındadır. (Cin; 1)
“Cinleri ve insanları ibadet için yaratmak:” “İns-u cinn” tabiri aşağı-yukarı, ileri-geri, sabah-akşam, gündüz-gece gibi görünen (ins) ve görünmeyen (cinn) anlamında bir deyimdir. Evrende gördüğümüz ve görmediğimiz her şey kastedilir. İbadet de yapmak, ortaya çıkarmak, iş ve değer üretmek demektir. “Gördüğünüz ve görmediğiniz her şeyi Allah’a (onun emri ve yasaları doğrultusunda) yapsınlar, ortaya çıkarsınlar, iş ve değer üretsinler, kendilerini ifade etsinler diye yarattık” denmek istenir. (Zariyat: 56)
“Ye’cüc ve Me’cüc”: Türkçe’deki herc-ü merc tabiri gibi altüst oluşu, fesat ve kargaşa çıkaran toplulukları anlatır. Yeryüzünde mülk-i la yebla ve şecere-i huld için yani yıkılmaz bir mülk ve her şeyi kendine ait kılıp, toplama ve mülkiyetine geçirme için kan döküp fesat çıkaran toplulukları ve ülkeleri ifade eder. Yağmaya, talana, çapula, işgale girişen her topluluğun genel adıdır. (Kehf; 18/94)
“Dabbetu’l-arz”: Yeryüzünün kımıldanışı/hareketlenişi manasına gelir. Yeryüzünün içindekileri (üzerinde olanları) haber vermesi manasında, dile gelip konuşması (kelam etmesi) ve yağmaları, işgalleri, kan döküp fesat çıkarmaları haber vermesini ifade eder.  (Neml; 27/82-84)“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” mesajı verir.(Ayrıca bkz. “Dabbetü’l-arz nedir, Ye’cüc ve Me’cüc kimdir” başlıklı makale)
“Gökten kulak hırsızlığı yapmak”: Kahinleri ve mecnunları eleştirirken geçer. Onlar yol başlarına oturarak, yıldızlardan fal bakıp geleceği okumakta ve gaibten haber vermekteydiler. “Böylesi ‘göğü dinleyip kulak hırsızlığı yapanların’ üzerine ateş yağacak ve yaptıklarını ağır bir bedelle ödeyecekler, cehennemi boylayacaklar” denmek istenirken kullanılır. (Hicr; 18).
“Yerinden kalkmadan tahtı getirmek”:: Hz. Süleyman kıssasında geçer. “Çok kısa sürede”, “En kısa zamanda”, Göz açıp kapayıncaya kadar” manasında bir deyimdir. Cinlerden bir ifrid’in ışık hızı ile Belkis’ın tahtını getirmesini değil; Babil’den gelen İfrid lakaplı yapı ustasının, çok kısa zamanda tahtın bir benzerini yapmasını ifa eder. (Neml; 39).
“Eline bir demet sap almak”: Hz. Eyyub anlatılırken kullanılır. Hz. Eyyub’un karısına eline bir demet sap olarak vurmasını değil; birleşmek, yekvücut olmak, demet gibi yan yana durmak anlamında bir deyimdir. Hz. Peygamber’e ambargo yıllarında Eyyub sabrı ve direnişi örnek gösterilir ve dağılmamaları, yılmamaları, sapların bir demet halinde bir arada durması gibi, kendisine inananlarla birlikte öyle olmalarını ifade eder. Sözünüzden (davanızdan) dönmeyin, demetlenmiş gibi durun, yekvücut olun denmek istenir. (Sa’d, 44).
“Ayağını yere vurunca su gelmek”: Hz. Eyyub anlatılırken kullanılır. Hz. Eyyub’e baskılar karşısında ayağını yere sağlam basmasını, güçlü ve kararlı durmasını, davasından dönmemesini, eğer böyle yaparsa güçlükleri aşıp zafere (suya) ulaşacağını ifade için kullanılır. Amborgo yıllarında inen Sa’d suresinde geçer. Hz. Peygamber’in de o yıllarda öyle olması gerektiğini, onlar üzerinden de bu durumda olan herkesin öyle olması gerektiğini ifade için kullanılır. (Sa’d; 42).
“Beşikteyken ve yetişkinken insanlarla konuşmak”: Hz. İsa anlatılırken kullanılır. “Beşikten mezara ilim öğreniniz” rivayetinden de anlaşılacağı gibi, “tüm ömrü boyunca” manasında bir deyimdir. “İsa tüm ömrünü yeryüzünde Allah’ın sesi (kelime) olmaya adayacak, bütün ömrünü bu görevi yerine getirmek için harcayacak” denmek istenir. (Ayrıca İsa’nın ölüleri diriltmesi, körü ve alacalıyı iyi etmesi, evlerde biriktirilenleri haber vermesi, çamurdan bir kuş yapması deyimleri için bkz. “Ölü şehirlerin dirilişi” başlıklı makale).
Görüldüğü gibi daha bunun gibi bir çok tabir ve deyim sıralanabilir. 25 kadarını aktardım. Bunda anlaşılmayacak garip bir şey yok. Konuştuğumuz dillerde de böylesi kullanımlar çoktur. Bunların o günkü anlamı kaybolmuş, artık kullanılmıyor olabilir. Ancak Kur’an’da geçtiğine göre, bir tabir ve deyim kazısı çalışması yapıp güncellemek gerekmektedir.
Kur’an’a bir de bu gözle bakın, çok yakınınıza geldiğini görecek ve büyük zevk alacaksınız.

2 Mart 2013 Cumartesi

MALCOLM X SÖZLERİ





  • Gelecek, bugünden ona hazırlananlara aittir.
  • En iyi nasihat, iyi örnek olmaktır.
  • Beyaz adam savaştı, biz öldük.
  • Eğer uğrunda ölmeye hazır değilseniz, "özgürlük" kelimesini lûgatınızdan çıkarın.
  • Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler, mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar.
  • Eğitim, gelecek için geçiş iznimiz. Çünkü gelecek, ona bugünden hazırlananların olacaktır...
  • Tarihi değiştirebilenler, ancak ve ancak insanın kendisi hakkındaki düşüncesini değiştirmeyi başarabilmiş olanlardır.
  • İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı.
  • İnsanlar bir adamın bütün hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller.
  • Amerikan rüyası görmüyorum, Amerikan kabusu görüyorum.
  • Özgürlüğe inanan bir dine inanıyorum. Halkım için mücadele etmeyi men eden bir dini kabullenecek olsaydım, o dinin canı cehenneme derdim.
  • Özgürlüğü savunanların direnme gücü, zulmedenlerin gücünden daha fazladır.
  • Bir müslüman olarak yeryüzünden Allah'ın huzurunda secde etmeyen tek fert kalmayıncaya kadar İslam'ın hakim kılınması yolunda kendimi görevli hissediyorum. Malcolm X (Malik El Şahbaz) 1965 Amerika
  • Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra, hapishanedir.
  • İşleri tıkırında giden dışarıdaki o 'namusu-bütünler' içeri girip çıkmış birisine burun kıvırıp geçerler. Ama o 'namusu-bütünler' bir bataklığa saplansalar, içeri girip çıkmış birisi onlara daha onurlu davranır.
  • Amerika, İslam'ı anlamaya muhtaç. Çünkü bu dinırk sorununu söküp atan dindir.
  • İnsan bir şeyler elde etmeyi kafasına koyduğu zaman, bir parça şamata yapmaktan da geri durmamalıdır.
  • İnsanı bir Müslüman'a karşı gene başka bir Müslüman ancak koruyabilir, ya da hiç değilse Müslümanlar tarafından eğitilmiş ve onların taktiklerini bilen birisi.
  • Bunu söylerken üzülüyorum ama ne yapayım işte, en sevmediğim ders matematikti. Bunun nedeni üzerinde çok düşünmüşümdür. Bunun nedeni, olsa olsa matematiğin tartışmaya hiç mahal bırakmamasıydı, başka bir neden gelmiyor aklıma. Bir yerde yanlış yapmışsanız, orada artık her şey bitiyordu.
  • Barışçıl olun, kibar olun, kurallara itaat edin, herkese saygılı olun; fakat biri size dokunacak olursa onu mezara gönderin.
  • Beni 'Amerika'daki en öfkeli Zenci' diye anıyorlar. Bu ithamı inkar edecek değilim.
  • Özgürlüğü elde etmenin tek yolu dünyadaki diğer tüm ezilmiş halkları tanımaktan geçer: Brezilya, Venezüella, Haiti, Küba ve evet Küba halkının kan kardeşleriyiz bizler.
  • Hayatımın erken dönemlerinde öğrendim ki eğer bir şeyi istiyorsan, biraz gürültü yapsan iyi olur.
  • Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da uzmanlığım yok... Ama samimiyim ve benim samimiyetim benim kimliğimdir.
  • Özgürlük savunmasındaki güç, zorbalık ve zulüm namına kullanılan güçten büyüktür, çünkü güç, gerçek güç, bizim aksiyon, uzlaşmaz aksiyon üreten inancımızdan gelir.
  • Bir insan özgürlüğe doğru dürüst önem verdiğinde, güneşin altında, o özgürlüğü elde etmek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Ne zaman birinin özgürlük istediğini söylediğini duyduğunuzda, ama sonraki nefesinde onu almak için ne yapmayacağını veya onu almak yolunda yapılmasına inanmadıklarını anlatacaksa, o kişi özgürlüğe inanmıyordur. Özgürlüğe inanan bir adam özgürlüğünü elde etmek veya onu muhafaza etmek için güneşin altında herşeyi yapacaktır.
  • Bana bir kapitalist gösterin, ben de size bir kan emici göstereyim.
  • Şiddet kullanmamak iyidir, işe yaradığı sürece.
  • Huzuru özgürlükten ayıramazsınız çünkü hiç kimse özgürlüğüne sahip olmadan huzur içinde olamaz.
  • Güç asla geri adım atmaz, daha fazla güç kazanmak dışında.
  • Hiçbir şeye taraf olmayan bir adam, herhangi birşey için yıkılacaktır.
  • Bize şiddet uygulamayanlara karşı biz de şiddet uygulamayız.
  • Bugün, burada -dünya üzerinde-, bu toplumda bir insan gibi saygı görmek ve bir insan gibi haklarımızın verilmesi için gereken her yolla var kılmayı amaçladığımız insanlık hakkımızı bildiriyoruz.
  • Şiddet kullanmamaya dair, bir insana ölümcül atakların kurbanı olduğunda kendisini savunmamayı öğretmek suçtur.
  • Eğitim olmadan, bu dünyada hiçbir yere gitmiyorsun.
  • Zaman şehitlik zamanıdır, ve ben bir şehit olacaksam, bu kardeşlik uğruna olacaktır. Bu ülkeyi kurtaracak tek şey budur. - Şehadetinden iki gün önce.
  • Özgürlük için savaşmak için bir erkek olmanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken aklı başında bir insan olmanızdır.
  • Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.
  • Müslümanlara göre; fazla dünyeviyim; diğerlerine göre; fazla dindarım... Militanlara göre, fazla ılımlıyım; ılımlılara göre, fazla militanım.

ALİ ŞERİATİ SÖZLERİ-Ali Shariati LYRICS



  • Ben herkesi rahatlatmak için gelmedim, ben rahatları rahatsız etmek için geldim.
  • Okuyun, diyor okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.
  • Bir inanç geometrik şekil kazandığında, kendisinin en iyi anlatımını ya da anlatım dilini bulmuş olur.Bir geometrik şekil içerisinde anlatılıp betimlenebilen her inanç, mantıklı ve doğru olduğunu kanıtlamış olur.Çünkü dünyadaki en kesin bilimsel kavramlar, matematiksel kavramlardır.Felsefi ya da dini inançlarımızı geometri ya da matematik diliyle anlatabilirsek,hem kendi inancımızı anlatmada en iyi dili bulmuş, hem de inancımızın akli, bilimsel ve mantıklı olduğuna ilişkin en iyi dayanağı elde etmiş oluruz.Tartışmayı, cedelleşmeyi, asılsız kanıtlar ileri sürmeyi, zihin yormayı, benzetmelere girişmeyi -ki bunlar kanıtlama ve mantık bakımından güçsüzlüğün dilidir- gerektiren felsefe ve dinlerin tersine bunların yerine bu düşünsel, felsefi ya da dini, hatta edebi ve sanatsal öğreti için anlatım dili olarak matematikten yararlanılabilirse, o zaman bir öğreti hem anlatım bakımından başarılı, hem mantıksal kanıtlama ve mantıklı olma açısından başarılı olacaktır.Böylelikle o öğreti, bilimsel temellerinin bulunduğunu gösterir.Ayrıca; Bir öğretinin anlatıldığı geometrik şekil, kendisinin doğal bir şekil olup olmadığını, normal ya da anormal bir şey olduğunu, uyumlu ve sağlıklı ya da birbirine girmiş uyumsuz bir yapıda olduğunu gösterir. Bir öğretinin bu geometrik yapısından, o öğretinin doğallık ve sağlık ölçüsü belirlenebilir.
  • Gelin dostlarım, Avrupa'yı terk edelim; bu iğrenç, maymunca Avrupa taklitçiliğine son verelim.
  • Kimdir senin İsmail’in? Kendin bileceksin. Sevdiklerin olabilir, işin, rütben, mevkiin vs. olabilir. Eğer Allah’a yakın olmak istiyorsan, kendi İsmail’ini bulacak, onun yerine kurban keseceksin. Yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır.

         ENGLİSH


I did not come here to relax everyone, I've come to be comfortable to bother.

Read, Read says. Because the ink never flows the blood flowing everywhere.

Geometric shape of a belief he won, he has found the best expression olur.Bir geometric shape, or in the language of every faith anlatılıp betimlenebilen makes sense, and is proven to be true. Because the world's most precise scientific concepts and mathematical concepts. Philosophical or religious beliefs anlatabilirsek the language of geometry or mathematics, and have found the best language in the telling of their own faith, as well as the belief in the intellectual, scientific and logical basis, the best is obtained. Discussion, deluged, unsubstantiated evidence to suggest that the attribution of mind, to undertake comparisons, which are language-which requires proof and logic weakness in terms of philosophy and religion contrary, instead of their intellectual, philosophical, or religious, or even literary and artistic expression as the language of teaching mathematics to be utilized for the , then the expression in terms of a doctrine is successful, you will be successful in terms of both logical and rational proof. Thus, the doctrine that there gösterir.Ayrıca scientific basis, as described in a geometric shape of the doctrine, whether it is a natural shape itself, is something normal or abnormal, compatible and incompatible with healthy or garbled indicates that a structure. This geometric structure of a doctrine, the doctrine of naturalness and health measure can be specified.

Come, my friends, let us leave Europe, this is disgusting, apish imitation of Europe Let's end.

Who is your Ismail? Know yourself. Can you love the job, rank, position, etc.. be. If you want to be close to God, will find their own Ismail, instead of going to stop the sacrifice. If you do not get only one he slaughtered sheep to sacrifice.

1 Mart 2013 Cuma

İLK MAKALE

           
         BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

    BU BLOG BİR İSLAMİ PROPAGANDA VEYA BİR ALLAH VAR VE BİZ BUNU İSPATLIYACAĞIZ ÇABASI GÖZETEN BİR BLOG DEĞİLDİR OLMAYACAKTIR İNŞALLAH . ŞİMDİYE KADAR YAZILAN MAKALELER VE YAZILACAK MAKALELER AZ SAYIDA İNSANIN KUR'ANIN İLK AYETİ İLE OLAN OKU İLE HAREKET EDİP HAYATI OKUYUP VE DAHA SONRA KURAN OKUYUP ÜZERİNE TARTIŞIP , DÜŞÜNEREK TESPİTLEDİĞİ SONUÇLARI İNSANLAR İLE PAYLAŞMAK İÇİNDİR. İÇİMİZDEKİ TABULARI YIKIP VE PUTLARI KIRARAK KUR'ANIN BİZE KISSALAR İLE ÖĞÜTLEDİĞİ GİBİ TEK OLAN ALLAHA OLAN YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ SİZLER İLE PAYLAŞMAK İSTİYORUZ. MAKALELERİMİZİ OKUYARAK , PAYLAŞARAK , BİZLERE FİKİR SUNARAK SİZLERİDE YOLUMUZA DAVET EDİYORUZ. ÇABAMIZ BİR MEZHEP CEMAAT VEYA TABU OLMUŞ DİN ADAMLARININ YOLUNDAN GİTMEK DEĞİL , ADEM'DEN BERİ SÜRE GELEN MUHAMMED PEYGAMBERE KADAR BÜTÜN PEYGAMBERLERİN BİZLERE ÖĞÜTLEDİĞİ YOLDA YÜRÜMEKTİR. (FATİHA 6. AYET) YÜRÜYÜŞÜMÜZDE DEİST ATEİST MÜSLÜMAN HRİSTİYAN HERKESDEN YARDIM BEKLİYORUZ. BİLİM TARİH SOSYOLOJİK DİNİ VE BENZERİ BÜTÜN BİLGİ VE BİRİKİMLERİNİZE İHTİYACIMIZ VAR. LÜTFEN BİLGİ ZEKATINIZI BİZLERDEN ESİRGEMEYİN .

             
              SELAM

İNSANOĞLU ARTIK KENDİMİZE DOĞRU BİR YOL SEÇELİM


42:13 -Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.


3:84 -De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'ân)e, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim olmuşlarız".
3:95 -De ki: "Allah doğru söylemiştir. Öyle ise dosdoğru, Allah'ı birleyici olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi".